Quantcast
Channel: Dünyayı Gezmek İsteyen Kardeşlerin Seyahatnamesi » La Paz
Viewing all articles
Browse latest Browse all 3

33. Gün: La Paz

$
0
0
Sabah 07:15’de Andes Adventure bürosunda buluştuktan sonra 2 Kanadalı, 2 İngiliz ve 1 Alman’dan oluşan ekip arkadaşlarımızla birlikte kahvaltı ettik. Kahvaltının ardından yaklaşık 1,5 saatlik yolculuk sonrasında 65km’lik maceranın başlangıç noktası olan 4700 metre yükseklikteki “La Cumbre”ye ulaştık. Manzaralar etkileyiciydi.

  

“Ölüm Yolu” burada birçok insan öldüğü için bu adı almış. İlk kısmı asfalt yol bildiğimiz gidiş-geliş tek şeritli yol. Yalnızca keskin virajlara sahip. Yolun ikinci kısmı ise off-road ve eni 3 metreden az. Şakası yok daha 2-3 hafta önce bir kız karşıdan gelen kamyondan kaçmak için bisikletinden inip geri geri giderken uçurumdan aşağı yuvarlanmış…

Minibüste giderken yan yana oturduğum İngilizlerle her ne kadar çok dikkatli olmamız gerektiğini konuşmuş olsak da ekipmanlarımızı giyip bisikletlere atladığımızda Victoria kendini adrenaline kaptırmıştı…Rehberimizin verdiği bilgiye göre yaklaşık 60km/saat hıza ulaşılabilen bu bölümde 10-15 dakika yol almıştık ki keskin bir virajı döndükten sonra Victoria’nın yerde yüzüstü hareketsiz yatan bedenini ve başına eğilmiş Kanadalı Richard’ı karşımda buluverdim. Herhangi bir ilk yardım bilgim olmadığı ve yaralıyı yanlış bir biçimde oynatmanın ciddi sorunlara neden olabileceğini bildiğim için hemen bisikletimden inip virajın kör tarafına koştum gelen arabaları yavaşlatmaya çalıştım. Benden sonra gelen Alman Marcus ise biraz ilkyardım bilgisine sahipmiş ve Victoria’ya ilk müdahaleyi o yaptı. Bilinci kaybolmuş olan Victoria başında kask olmasına rağmen alnını ve burnunu çarpmıştı ve suratı kanlar içindeydi. Onu öyle görünce Funda iyi ki gelmemiş dedim. Richard’ın anlattığına göre Victoria bisikletin hakimiyetini yitirince önce bariyerlere ardından da asfalta çarpmış ve sonrasında yerde birkaç metre sürüklenmiş.

Daha sonra arkadan gelen rehber ve diğer ekip arkadaşlarının yardımıyla durumu kontrol altına aldık. Victoria ve diğer İngiliz kız Jenny bizimle birlikte gelen minibüsle hastaneye giderlerken biz “Ölüm Yolu”nun zorlu yollarında bisikletimizle son sürat yol almaya devam ettik. 65 km’lik parkurun 8 km’si yokuş çıkmayı gerektiriyor. Normal şartlarda bisikletler minibüse konuyormuş ve bu bölümde pedal çevrilmiyormuş ancak bizim minibüs hastaneye gittiği için bu kısmı da bisikletle çıkmak zorunda kaldık. 50’lik Richard eski bir yarı-profesyonel bisikletçi olmasına rağmen bu kısımda çok zorlandı. Richard’ın 19 yaşındaki kızı ise bu kısımda neredeyse çöktü. Marcus ve ben de yorulduk ancak yükseklik 3500 metre civarında olduğu için bu gayet normalmiş.

 Ölüm yolu: Off-road kısmın başı

Ölüm yolunun off-road kısmı ise asıl heyecan verici kısım. Yamuk yumuk, taşlı-çakıllı ölüm yolunun keskin virajlarından kimi zaman 50 km’yi bulan süratlerle dönerken insan gerçekten heyecanlanıyor. Ne de olsa ufak bir hata sonrasında uçuruma uçulabilir. Bu kısımda bariyer ya da herhangi bir önlem yok. Adı üstünde “ölüm yolu”. Victoria hatayı burada yapamadığı için bir anlamda şanslı sayılır. Yalnızca 3 gün hastanede yattıktan sonra taburcu olacakmış…

      Ölüm yolunda benzer haçlar görmek mümkün. Ölenin yakınları hem durumu hatırlamak hem de başka kazaların önlenmesi için dikiyorlarmış bu haçları ve mumları…

Bulutların üstünden bisiklet sürerek inerken aşağıda uçan akbabalar gördüm. Bir süre pusuya yattıktan sonra yere inmiş güney amerika akbabasını fotoğraflamayı başardım.


Viewing all articles
Browse latest Browse all 3

Latest Images